Yeni Sayfa 1
Öğretmenler Yeni Nesil Sizlerin Eseri Olacaktır. M Kemal ATATÜRK ALİ NALBANT H O Ş G E L D İ N İ Z... Hareketli Bayrak ve Ataturk
ANASAYFA
İLETİŞİM
Bilmeceler
Bunları Öğrenelim
Akıl Soruları
Er Mektubu
Oyun İndir
Satranç Öğrenelim
Matematik Tarihi
Var Mısın Yok Musun?

   
  ***ALİ NALBANT***
  Tiyatro oyunları
 

Parasız Yemek

(Hacivat, dükkânının kapısındadır.)

HACİVAT - Aman Karagöz'üm gel, gel!...

KARAGÖZ - Geldim ya!...

HACİVAT - Öyle değil, kapıda durma, içeri gel!...

KARAGÖZ - Zaten demesen de girip oturacağım Hacı Cavcav!
Eve gitmeden önce sana uğradım

HACİVAT - İyi yaptın! Hele yavaş yavaş anlat bakalım, o telefon işi neydi?

KARAGÖZ - Geçen gün bir iş konuşmak için vapurla karşıya geçmiştim yaa...

HACİVAT - Hatırladım, geçerken bana uğramıştın.

KARAGÖZ - Benimle konuşacak patron hastalanmış... "Birkaç hafta sonra gel!" dediler.

HACİVAT - Vah vah vah!... Pekalâ, hemen ne işi buldun da dönmeyip üç gün üç gece kaldın?

KARAGÖZ - Patlama işte anlatıyorum! Derken can sıkıntısı ile iskeleye dönerken... Oooof off!...

HACİVAT - Aman ne oldu?... Kaç gündür neredeydin?

KARAGÖZ - Of oooof ki of oooof!... Keşke bakmaz olaydım.

HACİVAT - Karagöz'üm ne oldu bu kadar oflayacak?

KARAGÖZ - Adamın biri kapıda durmuş "Gel kardeşim, sen de gel, sen de gel!" diye sesleniyor.

HACİVAT - Allah Allah, ne satıyor?

KARAGÖZ - Ben de merak edip yanaştım. Bir de ne göreyim? Vitrinde çeşit çeşit yemekler, tatlılar... İçeriden de mis gibi kokular geliyor.

HACİVAT - Desene adam reklam yapıyor?

KARAGÖZ - Kapıdaki adamın ne yaptığını bilmiyorum ama benim karnım, guruldayıp, ağzım sulanmaya başladı.

HACİVAT - Yanında paran da yok Karagöz'üm, hemen oradan ayrılsaydın!

KARAGÖZ - Ben de öyle yapacaktım. Yemekleri son defa seyredip kokladıktan sonra birkaç adım attım ki...

HACİVAT - Yoksa fenalık falan mı geldi?

KARAGÖZ - Hayır, kapıdan seslenen adam önüme geldi. "Sen de gel abiciğim, sen de gel!" diye koluma girip beni içeri aldı.

HACİVAT - Herhalde lokantanın kuruluş yıldönümü falan ki tanıtım yapıyorlar. Belki de o gün yeni açıldı.

KARAGÖZ - Benim öyle şey düşünecek hâlim var mı? Girdim ki içerisi masa dolu, masalar yemek yiyenlerle dolu. Hemen beyaz elbiseli iki kişi beni karşılayıp oturttular.

HACİVAT - Eeee, neler yedin bakalım?

KARAGÖZ - Önce ne yiyeceğimi şaşırdım. Sonra vitrinde gördüklerimi sıra ile getirtmeye başladım.

HACİVAT - Oh oh, benim de ağzım sulandı. Sonra?...

KARAGÖZ - Masalarda benden başka yemek yiyen kalmadı. Beyaz elbiseliler benim başımda hazırolda bekliyorlar Hacı Cavcav!

HACİVAT - Herhalde senin Karagöz olduğunu anladılar da memnun etmeye çalışıyorlar?

KARAGÖZ - Ben de öyle zannettik de çok hoşuma gitti.

HACİVAT - Neyse, sonra?...

KARAGÖZ - Ne çeşit yiyecekler varsa yedim amma karnım küp gibi oldu. Herkes gülüyor, beni selamlıyor.

HACİVAT - Aman ne güzel efendim, keşke beraber gitseydik.

KARAGÖZ - Çok iyi olurdu Hacı Cavcav!

HACİVAT - Sonra Nereye gittin Karagöz'üm?

KARAGÖZ - Hiçbir yere gidemedim. Kapıdan çıkıyorduk ki iki kişi kollarıma girip beni tekrar içeri...

HACİVAT - Eyvah, yemeklerin parası değil mi? Sende de yok!

KARAGÖZ - Onlara ben de öyle söyledim. Beni mutfağa hapsettiler. Bir hafta bulaşık yıkadım.

HACİVAT - Vah vah vah, geçmiş olsun!

KARAGÖZ - Sana da telefon ettirdim ki, evden merak etmesinler.

HACİVAT - İyi akıl ettin! "İş bulmuş çalışıyormuş" dedim.

KARAGÖZ - Ben de "Aldığım parayı çadırdım." Diyeceğim. Sakın kimseye söyleme! (Karagöz gider.)

Kan Karpuz

HACİVAT - (Karagöz, arkadaşının dükkânı önüne gelir.) Aman Karagöz'üm bu ne hâl? Çabuk dükkâna gir de bir çaresine bakalım!

KARAGÖZ - "Gir!..." demesen de zaten gireceğim Hacı Cavcav, eve kadar böyle gidilir mi?

HACİVAT - Allah Allah?... Üstün başın batmış, koynuna karpuz kabukları girmiş, kafana ve yüzüne karpuz çekirdekleri yapışmış... Her yerinde ayrıca karpuz parçaları var.

KARAGÖZ - Hay hay!...

HACİVAT - Eeee anlatsana, karpuz kamyonu üstüne mi boşaldı?

KARAGÖZ - Öyle bir şey olmadı.

HACİVAT - Yoksa sen bir karpuz sergisinin ortasına falan mı düştün?

KARAGÖZ - Öyle de hiç olmadı.

HACİVAT - Başka ne olabilir? Her halde bir grup arkadaş karpuz dilimlerini birbirinize atarak savaşçılık oynadınız değil mi?

KARAGÖZ - Köftehor her işim bitti de iş ortalıkta karpuz savaşına mı kaldı?

HACİVAT - Ne bileyim canım, doğrusunU sen anlatmıyorsun ki?

KARAGÖZ - Görmüyor musun nefes nefese oturuyorum. Hele bir aklım başıma gelsin...

HACİVAT - Haklısın, onu düşünemedim!

KARAGÖZ - Sen şu kapıdan bir dışarı bak, kucağında karpuzlarla beni arayan kimse var mı?

HACİVAT - Kim arayacak?

KARAGÖZ - Karpuz sergisinin sahibi...

HACİVAT - Görürsem, burada olduğunu söyleyeyim mi?

KARAGÖZ - Pataklarım ha, ben zaten onun elinden kaçıp zor kurtuldum. Sorarsa "Yok!..." dersin!

HACİVAT - Pekalâ Karagöz'üm, dediğin gibi yaparım. Fakat sen de yavaş yavaş anlat bakalım, bu karpuz sergisinin sahibiyle ne işin var?

KARAGÖZ - Ne işim olacak... Sabahtan beni işe aldı.

HACİVAT - Aman ne iyi efendim demek iş buldun?

KARAGÖZ - Acele etme de dinle! Sergiyi hazırladık, gelen kamyondan karpuzları indirip bir güzelce dizdik...

HACİVAT - Haydi bakalım, hayırlı müşteriler Karagöz'üm!

KARAGÖZ - Âmin!..

HACİVAT - Hemen satışa başladınız değil mi?

KARAGÖZ - Başlamadık... Sergi sahibi izin işlerini bitirmek için belediyeye gitti. Bana da "Karpuzları ortasından kesip güzelce yerleştir. Müşteriler görsün, canları çeksin, alsınlar." dedi.

HACİVAT - Hıımmm, adam işini biliyormuş... Tabii sende karpuzları kesip dizdin Karagöz'üm!

KARAGÖZ - Aaaaah ah, hem de nasıl Hacı Cavcav! Aldım bıçağı elime, bir gayret, bir baştan girip öte baştan çıktım.

HACİVAT - Anlayamadım?...

KARAGÖZ - Anlamayacak ne var? Sergideki karpuzların hepsini ortasından kesip bir güzel dizdim.

HACİVAT - Vah vah vahhh!... Desene yandın!

KARAGÖZ - Hiç sorma, hem de ne yandım Hacı Cavcav! Adam izin almış, neşe içinde geldi. Taksiden inip serginin halini görünce düşüp, bayıldı.

HACİVAT - Gördün mü olanları!... Eeee?...

KARAGÖZ - Şoför onu serginin içine taşıdı, gitti. Ben de yüzüne karpuz suyu döke döke ayılttım ya keşke ayıltmaz olsaydım.

HACİVAT - Aman ne oldu Karagöz'üm?

KARAGÖZ - Köftehor anlamadın mı ne olduğunu? Önce beni karpuzların içine batırdı batırdı çıkardı. Sonra da eline karpuz bıçağını alıp düştü peşime...

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Hiç karpuz sergisi görmedin mi canım? İnsan bir iki tanesini kesip-bırakır. (Karagöz gider.)

 

Davul Bahşişi

(İki arkadaş konuşarak yürüyorlar.)

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, beni bazen kızdırsan da seni görünce rahatlıyorum, Nasılsın?...

KARAGÖZ - Teşekkür ederim, iyiyim Hacı Cavcav!

HACİVAT - Hayrola, kendi kendine niye gülüp duruyorsun?

KARAGÖZ - Başıma gelenleri hatırladıkça gülmeden edemiyorum. Hah hah hah!...

HACİVAT - Hah hah hah!... Demek seni bu kadar çok güldürecek kadar tuhaf şeyler oldu.

KARAGÖZ - Pataklarım ha, sen gülme!

HACİVAT - Canım nasıl gülmeyeyim, baksana çok komikmiş...

KARAGÖZ - Köftehor, daha beni dinlemeye başlamadan neye gülüyorsun?

HACİVAT - Tamam efendim, gülmüyorum. Haydi anlat?...

KARAGÖZ - Biliyorsun, Ramazan gelince benim dededen kalma davulu köşesinden çıkarıyorum.

HACİVAT - İyi yapıyorsun Karagöz'üm! Davulsuz Ramazan tuzsuz yemeğe benziyor.

KARAGÖZ - İyi ya, ben de ilk günden davulumu gümbürdettim ki Ramazan şenlenir oldu.

HACİVAT - Aferin, eline koluna sağlık!... Sonra?...

KARAGÖZ - Dinleyeceksen çeneni kapat Hacı Cavcav!

HACİVAT - Kapattım!...

KARAGÖZ - Dün de davulumu sırtlayıp düştüm yollara... Komşu mahallede kapı numarası ile başlayıp salladım tokmağı...

HACİVAT - Aman çal davulu Karagöz'üm, çal ki şu güzel Ramazan âdetimiz unutulmasın!

KARAGÖZ - Pataklarım ha, yine çenen açıldı!

HACİVAT - Canım efendim, verdiğin bilgilere senin adına seviniyorum da konuşmadan edemiyorum.

KARAGÖZ - Davulun sesi bir güzel çıkıyor ki Hacı Cavcav, keyfime değme gitsin!...

HACİVAT - Oh oh, maşallah, gelsin bahşişler!...

KARAGÖZ - Bahşişler geldi de... Evin birisinde başıma bilsen ne işler geldi.

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, yanlışlık mı oldu?

KARAGÖZ - Yanlışlık falan olmadı da... Huysuz Haydar beyin kapısında işler karıştı. Evde sesler var, bekle bekle bahşiş yok...

HACİVAT - Efendim yoksa geç öteki kapıya... Herkes zorla para vermek zorunda değil ki...

KARAGÖZ - Bana bak, alamadığım bahşişleri sonra senden isterim ha! Köftehor, vermeyeceklerse önceden söylesinler de boşuna tokmak sallamayayım.

HACİVAT - Sen de haklısın Karagöz'üm! Pekâlâ, bekleyince ne oldu?

KARAGÖZ - Ne olacak, ben davul çalmaya devam edince üstüme pencereden bir kova suyu boşalttı.

HACİVAT - Çok ayıp etmiş ama bir şeye mi sinirlenmiş?

KARAGÖZ - Ben kapısında davul çalmadan az evvel evini soyan hırsıza sinirlenmiş Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım olsun, hırsıza kızıp davulcunun başına su boşaltılır mı?

KARAGÖZ - Hay hay, boşaltılmaz ya... Huysuz Haydar beyin bütün parası çalınmış da bana verecek bahşiş bile kalmamış...

HACİVAT - Vah vah vah!... Pekâlâ sen ne yaptın?

KARAGÖZ - Ne bileyim!... Kafama su boşaltacağına, pencereden soyulduğunu söylesene, topladığım bahşişleri de verirdim.

HACİVAT - Aferin Karagöz'üm! Eeee, sonra?...

KARAGÖZ - Ben inadına kapıda çalmaya devam ediyorum.

HACİVAT - Şey, davulun ıslanmamış mı?

KARAGÖZ - Önce ıslanmamıştı. Çalıp söylediğim mâniyi duyunca kafama bir kova daha su boşlattı.

HACİVAT - Ne mânisi söyledin bakayım?

KARAGÖZ - Yarım kaldı uykusu,
Sardı bahşiş korkusu,
Haydar Bey pencereden
Başıma boşalttı su.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin Karagöz'üm!... (Konuşarak yürümeye devam ederler.)

Diş Macunu

HACİVAT - (Gelir ve söylenir.) Karagöz'üm yine nereye gidiyorsun acaba? Aaaa, durmadan da yalanıyor? (Seslenir.) Aman Karagöz'üm, nasılsın iki gözüm?..

KARAGÖZ - Cımcam cağcuğ... Ohhh!...

HACİVAT - Anlamadım, ne diyorsun?...

KARAGÖZ - Ohhh, muuhhh...

HACİVAT - Allah Allah, neyin var?...

KARAGÖZ - Muğuhhh muğuhhh... Yine ne istiyorsun Hacı Cavcav?

HACİVAT - Bir şey istediğim yok! Seni gördüm de şöyle bir hatırını sorayım dedim ama acayip sesler çıkarıp duruyorsun?

KARAGÖZ - Muuğhkkk... Âmin!...

HACİVAT - Üstelik yalanıp da duruyorsun? Boğazın falan mı ağrıyor.

KARAGÖZ - Sen yoluna git, ben bugün çok iyiyim!

HACİVAT - Hem de çok iyisin öyle mi? Şimdi daha çok merak ettim?

KARAGÖZ - Merak edecek ne var?

HACİVAT - Efendim durmadan yalanıp tuhaf sesler çıkarıyorsun. Seni böyle başkaları görürse ne derler? Aklından zorun mu var?

KARAGÖZ - Aklımdan zorum falan yok, bugün çok güzel bir gün Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım hava güzel, haklısın ama bunun için yalanmak mı lâzım?

KARAGÖZ - Hava değil, benim için çok güzel bir gün oldu.

HACİVAT - Yaaaaa, çok memnun oldum.

KARAGÖZ - Çok memur mu oldun?

HACİVAT - Değil canım, yani bu haberine çok sevindim.

KARAGÖZ - Sağol, teşekkür ederim!...

HACİVAT - İyi ama sebebini söylemiyecek misin? Güzel bir iş falan mı buldun?

KARAGÖZ - Diş falan bulmadım.

HACİVAT - Beni yine meraktan çatlatacaksın? Karagöz'üm neden yalanıp durduğunu başından güzelce bir anlatsan çok iyi olur?

KARAGÖZ - Sabah kahvaltısından sonra oğlum ders çalışmak için arkadaşlarına, hanım komşuya gitti. Ben de köşeme çekilip, iş verecekler beni kolay ve çabuk bulsun diye uyuklayıp beklemeye başladım.

HACİVAT - Uyuklayacağına kendin dolaşıp iş arasan daha iyi olmaz mı? Neyse, sonra?...

KARAGÖZ - Sonraaa... Birden aklıma geldi. Hanım dişlerini fırçalayıp gitti, oğlum da... Hele bir de ben şu işi yapayım dedim.

HACİVAT - Aferin Karagöz'üm, sonra?...

KARAGÖZ - Sorup durma da söyleyeceğimi unutmayayım! Derken efendim, musluğun başına gittim, hanımın bana aldığı , hiç kullanmadığım diş fırçasını buldum.

HACİVAT - İyi ama bunları yalanlamakta ne ilgisi var?

KARAGÖZ - Dinleyeceksen doğru dinle, pataklarım ha!

HACİVAT - Tamam, dinliyorum!...

KARAGÖZ - Sonra dış macunu aradım, yok... Aaaa, bir de baktım mutfakta unutmuşlar. Hemen alıp fırçanın üstüne sürdüm. Aman bir güzel kokuyor.

HACİVAT - Tabii, mis gibi kokar da insanın ağzını da ferahlatır.

KARAGÖZ - Ooohhh, mis gibi çikolata kokuyor!

HACİVAT - Demek ki kakaolu diş macunu da çıktı.
KARAGÖZ - Fırçayı ağzıma sokup macunu dişlerime bir güzel sürdüm. Aman ne güzel Hacı Cavcav! Tadı da çikolata gibi... Başladım macunu yemeye...

HACİVAT - Allah iyiliğini versin, diş macunu yenir mi?

KARAGÖZ - Hem de nasıl?... Fırçayı yaladım da, tüpü de sıkıp macunun hepsini yedim.

HACİVAT - Bu nasıl diş macunu imiş?...

KARAGÖZ - Diş macunu değilmiş... Hanım oğluma iyi not aldı diye tüp çikolata almış... Gelince bağırmaya başladı. Ben de evden kaçtım. (Gülerek giderler.)


 
  Bugün 4 ziyaretçi (81 klik) kişi burdaydı!


 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol